2 Şubat 2010 Salı

'empati' bu pankartın ardında...















yaşam kuralları değişince,
yazım kuralları da değişiyor.
birinin çaresizliğini anlatırken
titrek ünlemler kullanan kimseler yok artık..

önce yıkayıp, sonra seviyorlar 'yoksul' çocukları
'doğru zamanda, doğru yerde olmamakla'
hatta doğru yerde doğmamakla
suçu üzerlerine yıktığınız,
'gusto'su yüksek, vicdansız yaşamınızın
"kiri" olan o çocukları..

'empati' kelimesi fışkırıyor heryerde
tükürüklü ağızlardan ama,
işini kaybetmeden ya da hakları yenmeden
önce kimse anlamıyor;
"buruşuk pardesüsüyle bir babanın
kırılgan bir yelpaze olduğunu akşam eve girince..."


evet duygularınızı sömürüyorum,
deniyorum en azından,
çünkü merak ediyorum,
hâla başkasına beslediğiniz
diri duygularınızın kalıp kalmadığını..

çünkü, görüyorum, uzakta ölen birine,
yakında üzülen kimsenin olmadığını,
hatta yakında ölen birine
yakından üzülenin de olmadığını..

yine de boşverin siz,
üzmeyin kendinizi pazar gününüze
sokulmayı deneyen bu kara yazıyla..

en iyisi gazetenin ekini açın,
gözde yazarınızın önerisi olan
bir mekan seçin işkembenize,
hepimiz biliyoruz nasılsa
yaşam "guru"larınızın
duymadığını açlığın gurultularını ..

bense "utanmayı deneyelim, 'utanma'yı hatırlayalım."
diye usulca haykıran yazarın önerisine uyacağım..

Kursağından geçmemek ne güzel deyimdi,
onu hatırlayacağım...

1 yorum:

  1. son zamanlarda okuduğum en güzel yazı...empati yapmazsan insanlık ayıbı yaparsın..

    YanıtlaSil